15 Eylül 2011 Perşembe
Seviyoruz ulan karı..
Biz böyleyiz. Sevdiğimizi bile hödükçe söyleyebilen bir toplumun başka düşünmeye çalışan ama başaramayan fertleriyiz..
( biz derken: ben, kendim ve şahsım)
Romantik komedilerden sıkılmış bir bünyem var son zamanlarda.. Sinemada yiyiş işi için gidilmiş ne kadar aptalca film varsa izledim ayrı bir eve çıktığımın hayalini kurarak.. Bizimkilerden sıkıldığımı anladığım an yaz geliyor.. ohh ne güzel gelsin tabi.. bizimkiler yazlığa, kız arkadaşım bana taşınıyor, ya da ben ona; sonra alabildiğine pompiş olayına giriyoruz.
Konuya dönersek; sevdiğini söyleyemeyen, söylese de utana sıkıla bunu başarabilen bir ailenin son ferdiyim. (Kendimden bir tane daha yapmayı planlıyorum. Dünya süper-kahramansız kalmasın diye sırf yemin ediyorum) Konuşmayı sevmem genel olarak; işime gelince de feci ağzım laf yapar orası ayrı bir konu. Babam da böyleydi benim. Arada sırada çok konuşan adamlardan bunalıp ya arkalarından "dedikoducu pezevenk" der ya da daha lisan-ı münasip ile tam yüzlerine "biz teknik adamız mavrayı pek sevmeyiz" diyerek ortamdan uzaklaşırdı. Gerçi yaşlandıkça büyükbabama benzeyip iyice bir çenesi düştü ama neyse. (başka bir yazı konusu: genetik kopya olarak erkek çocuk)
Mevzudan oldukça uzaklaştım. Profilimi görüntülemek isteyen bir kaç kişi oluır da; "Leap Year" ne ola ki lan? diye düşünürse diye yazıyorum bu yazıyı. kitlelerde sanki beni takip ediyor diken üstündeyim resmen Türkçeye çevrilmiş ismi " Artık Yıl " olan bir film bu. Ben bu filmi niye seviyorum? Beni oynatsalardı ancak bu kadar olurdu diye düşündüğümden kelli söyledim bunları. Filmdeki esas oğlan nam-ı diğer "DECLAN"'ı yazan ve oynayan adama olan hayranlığım 0'dan 100'e bir anda fırladı ve olay tam olarak şöyle gelişti:
- yiyişmek için gidilecek bir film bulundu.
- filmin konusuna bile bakılmadan içeri girildi
- koltuklar bulundu ( en arka taraf tabi ki)
- ışıklar söndü
- millet huylanmasın diye reklam kısmı izlendi
- azıcık yiyişildi
- sonra arada bir nefes alma hissi hasıl olunca beyazperdeye yansıtılmış filme bakıldı
- filmdeki karakter "ne garip lan bana benziyor." dendi.
- filmin sonuna doğru esas oğlandan önce replikler söylenmeye başlandı.
- film bitti ereksyon kısmen sona erdi.
Yuakrıda anlattığım olayların gelişine bakılırsa hiç tanımadığım bir adamın beni tanıyıp bu filmi yazma olasılığı üzerine yoğunlaştım. Peki benim tanımayan bu adamın yazdığı karakterin repliklerini nereden bilebilirdim? Bu adam gerçekten ben miydim? Bana bu kadar çok benzeyen bir adamı yazan adamın kafasında nasıl bir adam modeli vardı?
Kız arkadaşıma sordum filmdeki "adam karakteri nasıl?" diye, iki kelimeyle "gıcık biraz" dedi. (biz kendimizi realist olarak tanımlarız)
O gece uyumadan önce iki şey yaptım:
1- yiyişin bünyedeki etkisini dışarı boşalttım.
2- benden dünya üzerinde bir tane daha varmış lan diye düşünüp; uyudum.
ertesi sabah kaltığımda filmle ilgili eleştirileri okumak ve canımı sıkmak istemedim. yazan adamı bulup bir şilt felan versem mi acaba diye düşündüm. sonra da unuttum gitti.
sevdiğini söylemeyi bir türlü beceremeyen (ki çok fazlayız biliyorum bunu) bir kitle olarak kızlar sizden ricam fazla üzerimize gelmeyin olur mu bu konuda ? biz de holywood filmlerindeki romantiklerden olmak isteriz ama ne ortam buna müsait ne de sizin algılarınız yönetmen kadar açık..
hani olmaz ya bir kızı sevdiğimizi belli edeceğiz diye sokak ortasında öpmeye kalksak linç edileceğiz gibi geliyor..
"seni seviyorum aşkım!!" diye bağırırken pencereden aşağıdan birisi "birader ateş var mı?" diye bağırır bize türküz biz..
biz belli ederiz sevdiğimizi, siz anlamaya bakın bizi..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder